Para Politikası Kurulu (PPK) gerçekleştirdiği aylık toplantısında beklemede kalmayı tercih etti. Hem bizim hem de tüm piyasa katılımcılarının beklentileri doğrultusunda tüm kısa vadeli faiz oranlarını aynı düzeyde bırakan Kurul, Şubat ayında üst sınırı aşağı çekerek daralttığı politika koridorunu art arda ikinci ayda da sabit tutmuş oldu. Normal günlerde gerçekleştirilen haftalık repo ihalelerinin maliyeti %5,75 olarak geçen Ağustos ayından beri bulunduğu seviyede korundu. İstisnai günlerde fonlama maliyetlerinin oluşacağı seviyenin belirlenmesinde önemli olan Merkez Bankası'nın (MB) gecelik vadedeki borç verme faizi ve Piyasa Yapıcı (PY) bankaların aynı vadedeki borç alma imkânlarının maliyeti de sırası ile %11,5 ve %10,5 olarak muhafaza edildi. Son olarak piyasa için şu anda fazla önemli olmayan MB gecelik borç alma faizi ise %5 seviyesinde bırakıldı. Zorunlu karşılık oranları cephesinde ise yine beklentiler paralelinde MB'nın herhangi bir değişikliğe gitmediği görülüyor.
PPK'nın beklemede kalmasının herhangi bir piyasa etkisi olmayacağını ve gözleri gelecek hafta sunulacak yılın ikinci Enflasyon Raporu'na çevireceğini düşünüyoruz. Göründüğü kadarı ile önceki ay geri adım atarak koridoru daha da daraltma fikrini gündemden düşüren MB, yeni bir adım atıp sıkılaştırma eğilimini bir taahhüt haline getirerek daha şahince bir tutuma kaymaktan geri durmuş. Ancak daha sık "istisnai gün" uygulaması yönünde verilen mesaj Banka'nın TL'nin olası bir zayıflığına karşı durmaya çalışacağı vurgusunu açıkça ortaya koyuyor. Böyle bir duruşun enflasyonun yılsonunda %7,1'lik tahminimize (bu seviyenin gelecek hafta MB'nın kendi öngörüsünü çekeceği noktadan çok da uzak olmayacağı fikrindeyiz) inmesine yardımcı olacağını düşünüyoruz. Ancak %5'lik orta vadeli enflasyon hedefine yakınsamak için bu duruşun yeterliliğinin sorgulanabilir olduğu fikrindeyiz.