Dün Piyasayı Etkileyen Gelişmeler

16.02.2011
  • Merkezi yönetim bütçesi, 2011 yılının ilk ayını, bir önceki yılın aynı dönemine göre %132 yükselişle, 1 milyar liralık bütçe fazlası ile açtı. Maliye Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre, 2006 yılının Ocak ayından beri gerçekleşen ilk bütçe fazlası kaydedilirken, faiz dışı fazla ise 2011 hedefinin üçte birine ulaşarak 14 milyar lira oldu. Ocak ayında toplam giderler %0,7'lik hafif bir iyileşme ile 22,5 milyar lira olurken, toplam gelirler ise %20,4'lük artış ile 23,5 milyar liraya ulaştı. Yeni açıklanan verilerin ışığında, yılsonu için hedeflenen 33,5 milyar liralık bütçe açığını (GSYİH'nın %2,8'i) ulaşılabilir bir rakam olarak görüyor, Haziran ayında yapılacak genel seçimler öncesindeki bütçe uygulamalarının bu konuda en önemli riski teşkil ettiğini düşünüyoruz
  • Hazine, 10 yıllık TÜFE'ye endeksli 6 Ocak 2021 itfa tarihli tahvili ile piyasadan toplam 1,2 milyar lira borçlandı. Rekabetçi olmayan tekliflerle beraber toplam talep 5,2 milyar lira ile 1,7 milyar liralık piyasa öngörüsünü önemli miktar üzerinde olmasına rağmen, kabul edilen yıllık bileşik faiz %2,84 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Bugün gerçekleşen 1,2 milyarlık borçlanma seviyesi ile Hazine haftalık borç çevirme miktarının %113'ünü gerçekleştirildi. Borçlanma miktarı ve itfa seviyesi nedeniyle, ihalenin piyasa etkisini sınırlı olarak görüyor, para politikasının önümüzdeki dönemde yön belirleyici olmasını öngörüyoruz.
  • Merkez Bankası (MB) Para Politikası Kurulu (PPK) bugün gerçekleştirdiği yılın ikinci toplantısında politika faizi oranında değişikliğe gitmemeyi tercih etti ve 1-haftalık repo ihalesi oranını %6,25 düzeyinde sabit tuttu. Önceki iki toplantıda gerçekleştirilen toplam 75 baz puanlık indirimi takip eden bu karar, piyasa katılımcılarının çoğunluğunun öngörülerine paralel olmakla birlikte, bizim beklediğimiz 25 baz puanlık ek indirimden farklı bir sonuca işaret ediyor. Hatırlanacağı gibi, son 1 hafta içerisinde açıklanan güçlü sanayi üretimi ve yüksek cari açık rakamları ve MB Başkanı tarafından yabancı yatırımcılara gerçekleştirilen sunumun detayları, faiz indirimi olmayacağını düşünen kampın güçlenmesine yol açmıştı. Bugünkü faiz kararlarında yine beklentilere paralel olan bir diğer gelişmenin de Banka'nın gecelik vadede borç alma ve verme oranlarının, %1,5 ve %9 düzeylerinde sabit tutularak kısa vadeli faiz koridorunun 7,5 puanda sabit tutulması olduğunu belirtelim.
    Faiz kararına eşlik eden duyuru metnini ele aldığımızda bizce en vurucu olan gelişme enflasyon dinamiklerine yapılan atıfların önceki aylara kıyasla oldukça artmış olması. Şubat ayında yıllık TÜFE enflasyonunda sınırlı da olsa daha fazla düşüş gerçekleşeceğini haber veren Kurul üyelerine göre yılın geriye kalanında enflasyon çalkantılı bir seyir izleyecek, ancak 2011'i MB tahminine yakın sonlandıracak. Ayrıca PPK, bu ayki duyuru metni ile enflasyona ilişkin risk faktörlerini de yeniden göz önünde bulundurmaya başladığını ortaya koyuyor. Parasal sıkılaştırmanın iç talep kaynaklı baskıları kontrol altında tutacağına inanan Kurul, enerji ve emtia fiyatlarında gözlenen hızlı artışın teşkil edeceği arz yönlü risklerden rahatsızlığını açıkça ortaya koymuş durumda.
    PPK'nın önceki 2 ayda uygulamaya koyduğu deneysel para politikası yaklaşımının büyüme cephesindeki sonuçlarından ise tatmin olmuş durumda olduğunu görüyoruz. Karar metnine göre Banka'nın Kasım ayından bu yana devreye aldığı tedbirler, ithalat talebini yavaşlatıp, toplam talep bileşimini dengeleyerek makro-finansal riskleri azaltmış durumda. İç talebin verdiği destekle toparlanmaya devam eden iktisadi faaliyetin halen dış talepten anlamlı bir destek bulamadığını gören PPK, istihdam koşullarındaki iyileşmeyi not etmekle beraber işsizlik oranlarını yüksek bulmaya devam ediyor. Bizce Kurul tarafından çizilen bu büyüme görünümünde eksik kalan parça, Banka'nın kredi piyasasındaki gelişmeleri ne şekilde değerlendirdiği. Hatırlanacağı üzere bir önceki PPK duyurusunda evvelki tedbirlerin kredi arzı üzerindeki etkilerine odaklanacağını açıkça ifade etmişti.
    Kurul'un yayımladığı bir sayfalık duyurudan yaptığımız bir diğer çıkarım ise zorunlu karşılık oranlarında daha fazla artışın askıya alınmış olduğu. Fiyat istikrarına ve finansal istikrara yönelik riskleri azaltmak isteyen PPK, 23 Mart günü yapılacak bir sonraki toplantıya kadar yeni politika bileşimi doğrultusunda atılan adımların sonuçlarını yakından izlemekle yetinecek. Bu açıklamayı "düşük faiz, yüksek munzam karşılıklar" şeklinde formüle edilen yeni para politikasının fiyat istikrarı açısından risk teşkil etmekte olduğunun bir itirafı olarak görüyoruz. Ancak PPK'nın bundan sonra ilave tedbirlerin gerekli olacağı durumda, bunların aynı doğrultuda alınacağını duyurmuş olması bize gelecekteki olası munzam karşılık artışlarına faiz indirimlerinin eşlik etmeye devam etmesinin planlandığını gösteriyor.
    Tüm bu açıklamaların ardından PPK'dan bugün çıkan kararı kısa vadede piyasa dostu olarak görüyoruz. Her ne kadar politika faizinin sabit kalması fiyatlarda olsa da, Komite'nin munzam karşılık artışlarının bu ay içerisinde gündemde olmadığına dair verdiği sinyal bizce olumlu bir sürpriz. Enflasyona dair bir süredir dile getirilen risklerin PPK nezdinde tekrar önem kazanıyor olması da ayrıca not edilmesi gereken ve para politikası kredibilitesi için pozitif bir adım. Ancak, gelecek para politikası uygulamaları için net bir patikanın halen ortaya konmamış olması, bizce şu aşamada olumlu bir piyasa algısının kalıcı olarak sağlanmasının zor olduğunu ortaya koyuyor.

 

Yukarı